“Kudüs İçin Hep Birlikte” Programı İstanbul’da Başladı
11 Ekim 2016, Salı

Memur-Sen, Hak-İş, Kudüs ve Filistin’i Destekleyen Sendikalar Birliği tarafından organize edilen “Kudüs İçin Hep Birlikte” Programı İstanbul CVK Park Bosphorus Otel’de gerçekleştiriliyor.
 
Programa Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kudüs ve Filistin’i Destekleme Platformu Başkanı Muneer Said ve Anadolu Platformu Başkanı Turgay Aldemir ile Genel Başkanımız Metin Memiş, Genel Başkan Vekilimiz Semih Durmuş, Genel Başkan Yardımcılarımız Kemal Çırak, Himmet Bayar, İdris Baykan, Mustafa Örnek ve Abdülaziz Aslan ile, Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel merkez yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra, ulusal ve uluslararası yüzlerce sivil toplum temsilcisi katıldı.

KURTULMUŞ: ORTADOĞU’DA BARIŞ OLMADAN DÜNYA BARIŞI MÜMKÜN DEĞİL
Programa katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş katılımcılara hitap ederek, "Yeni Ortadoğu'nun emperyalistler tarafından şekillendirilmesinde Filistin topraklarının işgal edilmesinin tarihi bir önemi vardır. Eğer Ortadoğu'da bir barıştan bahsetmek istiyorsak, bunun kilidi şüphesiz ki Filistin'in özgürleşmesi ve Filistin halkının en temel insani haklarını kullanabilecek duruma getirilmesidir. Bu olmadan Ortadoğu barışının olması mümkün değildir. Ortadoğu barışı olmadan da dünya barışı mümkün değildir. Filistin meselesi sadece Filisin halkı için değil dünya için anahtar mesafesinde önemli bir meseledir. Bu meseleyi küresel hale getirmek kaçınılmaz bir görevimizdir" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Filistin davasının savunulması sadece Müslümanların değil, insanlığın ortak bir sorumluluğudur. Soğuk savaş döneminde bile hangi tarafta olursa olsun, rejimleri ne olursa olsun, Ortadoğu'daki bütün devletler için Kudüs meselesi ortak bir meseleydi. Ancak bugün geldiğimiz noktada üzülerek söylüyoruz ki Ortadoğu'daki dağınıklığa paralel olarak Müslüman devletlerin de Kudüs konusundaki ortak tavırları maalesef gitgide zayıflamış, ortak bir mücadele alanı olmaktan Filistin meselesi neredeyse çıkmıştır. Başkasını suçlamadan önce iğnenin ucunu kendimize batırmak zorundayız. İslam coğrafyası yeniden özgür bir Filistin devleti kurulması mücadelesini, Kudüs'ün özgürleştirilmesi meselesini kendi gündeminin ana maddesi olarak kabul etmelidir." ifadelerini kullandı.

FİLİSTİN DAVASINI ÇÖZÜMÜ, HAKKANİYET CEPHESİNİN GÜÇLENMESİ İLE MÜMKÜN
Filistin'i dünyada bir turnusol kağıdına benzeten Kurtulmuş, "Filistin meselesi tabiri caizse bütün dünyada bir turnusol kağıdı gibidir. İnsanlar özgürlükten, adaletten bahsedebilirler. Bu bahsettikleri konusunda ne kadar samimi olduklarının testi, ancak Filistin davalarına bakış açılarıyla mümkündür. Sadece İslam dünyasında değil, bütün dünyada Filistin meselesi bir turnusol kağıdı olmuş, Filistin cephesi hakkaniyet cephesi ile, zulüm cephesini ayırt eden bir ayraç olmuştur. Bir tarafta saygı ile andığımız Rachel Corrie. Gencecik yaşta İsrail işgalci tankları altına yatarak vefat eden, dili dilimize, dini dinimize uymayan ama hakkaniyet anlayışında müşterek olduğumuz saygıdeğer bir hanımefendi. Zulüm cephesinde de adı Ahmet-Mehmet olan, halkının karşısından halkını ezen ama güçlüler karşısında ayakları tiril tiril titreyen zulüm cephesi mensupları var. Biz hakkaniyet cephesini, adalet cephesini güçlendirmeye devam edeceğiz. Filistin davasını çözümü, hakkaniyet cephesinin güçlenmesi ile mümkün. Mavi Marmara ile ambargo altındaki Gazze'ye insani yardım götüren şehitlerimizi unutmayacağız. Filistin davasına omuz veren kahramanları her zaman anacağız" şeklinde konuştu.

DİRENİŞ TARİHİNİN EN İFTİHARLI SAYFALARINA SAHİP OLAN DESTAN FİLİSTİN DESTANIDIR
Filistin ilk işgal edildiğinde sahip çıkılmadığını belirten Kurtulmuş, "Hepimiz Filistin'in ilk köyü işgal edildiğinde buna karşı çıkacaktık. İlk çocuk zulme uğradığında dünya buna karşı çıkacaktı. Şimdi Filistin'deki bu zulme karşı çıkmayanları kendi topraklarında DAEŞ'i önlemekte ne kadar aciz kaldığını görüyorsunuz. Bir asır evvel Filistin'de işlenmeye başlanan cinayetlere insanlık seyirci kaldığı için, dünyanın her yeri haksız cinayetlerle karşı karşıyadır. Bunu önleminin yolu Filistin'deki cinayetleri durdurmaktan geçiyor. Bunun yolu Filistinlilerin özgür Filistin bayrağı altında yaşamasından geçiyor. Bizler de bu uğurda hep beraber bu meseleyi Müslümanların bir numaralı meselesi haline getirmek için gayret etmek düşüyor. Filistin meselesini gayretle çözeceğiz. Bu meselenin her bir yaprağını unutmayacağız, unutturmayacağız. Direniş tarihinin en iftiharlı sayfalarına sahip olan destan Filistin destanıdır" şeklinde konuştu.

YALÇIN: İSRAİL İŞGALİ ZİHİNLERİ DE KAPSIYOR
Programın açılışında konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, konuşmasına Filistinli şair Abu Salma’nın “Gölgeleri arasında özlemin, yadırgamanın mezarlarında bizim yerimiz de var, bu kesin. Yorulma gönül, dönüşün yollarında çökme sakın. Yine geleceğiz, yine” dizelerini okuyarak başladı.
Filistin’in sadece toprak değil, aynı zamanda zihinlerde de işgal edilmeye başlandığına dikkat çeken Yalçın, “Kavramları kimden alıyorsanız, onun egemenliği altındasınız demektir. Çünkü hafızanız dahi bu kavramlar çerçevesinde oluşur. Artık hafızanız işgal, geleceğiniz ipotek altındadır.  Filistin, tam da bu hazin noktada durmaktadır. İrademiz düşmanın hareketine bağımlı kıldık. Bağımlılığı aşmanın yolu, kendi kavramlarımızla düşünmekten, kendi hukukumuzla hareket etmekten geçiyor” diye konuştu.
 
ZULME DÜNYA GÖZ YUMUYOR
Zulümlere dünya üzerinde yeterince tepki gösterilmemesini eleştiren Yalçın, şu şekilde konuştu: “Bugünün dünyası, maalesef hakkın değil gücün hüküm sürdüğü bir dünyadır. Birçok kavram kaba kuvvetin belirlediği sınırlar içinde ele alınmaktadır. Ne yazık ki, bizde, bize verilen şekilde sorunu ‘Filistin Sorunu’ olarak adlandırma alışkanlığını sürdürüyoruz.”


 
FİLİSTİN’DE SOYKIRIM SÜRÜYOR
Filistin’de açık bir şekilde soykırım yapıldığını belirten Yalçın, Filistin halkının katliamlara maruz kaldığını, yurtlarından sürüldüğünü, her türlü baskı altında yaşamak zorunda bırakıldığını vurguladı. Filistin topraklarında bir “Siyonist İsrail” sorunu olduğunu ifade eden Yalçın, “Avrupa’nın gettolarında yaşayan Yahudiler’in hangi amaçla Filistin’e yerleştirildiğini, İsrail kurulmadan önce yaşanan terörü, bu terörün nasıl devlet terörüne evrildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bugün de İsrail, emperyalistlerden öğrendiği Siyonist sömürgeciliği daha da güçlendirmeye, aldığı destekle yüzsüz işgali genişletmeye devam ediyor. Onun için, son yıllarda sık sık dillendiren ‘iki devletli çözüm’ önerisi oyalama taktiğinden ibarettir. Çünkü iki devletli çözümün şartı 1967 sınırlarıdır. Fakat bırakın1967 sınırlarını,  bugün İsrail, yerleşimci taktiğiyle yeni yeni bölgeleri işgal etmektedir. İsrail’in ‘yerleşimci’ taktiği bilinçli işgal stratejisinin bir parçasıdır. Uluslararası güçlerin ikircikli tutumu da bu stratejinin rahatça uygulanmasına sebep olmaktadır” şeklinde konuştu.
 
AMBARGOLARLA FİLİSTİN HAPİSHANEYE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR
Filistin devleti topraklarının, İsrail’in işgal politikaları sonucunda bir hapishaneye dönüştüğünü vurgulayan Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ortadoğu’nun mazlumu Filistin, zalimi İsrail’dir. Görüldüğü gibi her şey dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Küresel sistemin yaşadığı bu cinnetle,  İsrail'in geleceğini güvence altına almak, Filistin'i yalnız bırakmak için Bölgede kirli senaryolar yazılıyor ve işbirlikçiler aracılığıyla sahneye konuluyor. Mısır'da başardılar, Filistin'in nefes borularını tıkadılar. Suriye'de halk devrimini durdurdular, Filistin’e cansuyu olacak bir dirilişin önünü kestiler. Bu noktaya gelmişken bir hususu da üzülerek değinmeden geçemeyeceğim. İki hafta önce, Mahmut Abbas’ın, katil Şimon Perez’in cenazesinde gözyaşı döktüğüne şahit olduk. Bu görüntü Türkiye’de çok yadırgandı. Bu gözyaşının Türkiye’de algılanması, acaba Filistin davasına balta mı vuruluyor şeklindeydi. Filistin’de Hagana çeteleriyle soykırım yapan, Ortadoğu’ya nükleer silahı getiren Perez’e gözyaşı dökmek değil, ateşi bol olsun demek gerekir.”


 
KATLİAM VAR DEMEK YETMEZ, SOMUT TEPKİ ŞART
Filistinlilerin ve Filistin devletinin mağduriyetinin gerçek hayatla sınırlı kalmadığını sanal alanda da algı yönetimi çerçevesinde büyük bir zulüm yaşandığını dile getiren Yalçın, “Arama motoru Google’da ‘Filistin Devleti’ kaldırıldı. Filistin’in toprakları İsrail sınırları içinde gösteriliyor. Bu da İsrail işgalini meşrulaştırmaya dönük enformatik bir yöntem olarak karşımızda durmaktadır. Biz Filistin’le dayanışma halinde olan sendikalar, bu sorgulamanın öncülüğünü yapabiliriz. Yapmalıyız. Memur-Sen, kurulduğu ilk günden itibaren Filistin konusunda hep duyarlı oldu. Kurucu genel başkanımız Kudüs Şairi Mehmet Akif İnan, ömrünü Filistin ve Mescid-i Aksa davasına hasretmişti. Bakın ne demişti Mehmet Akif İnan, ‘Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde, bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu. Varıp eşiğine alnını koydum, sanki bir yer altı nehri çağlıyordu.’Kurucu Genel Başkanımızın ardından gelen bütün yöneticilerimiz de aynı duygu ve duruşla Filistin davası için her platformda mücadele verdiler.”


 
HER ŞARTTA KUDÜS’E GİTMELİ, SAHİP ÇIKMALIYIZ
Yalçın, Memur-Sen ailesinin, Filistinlilerin acılarını kendi acıları olarak gördüğünü, her zaman Filistin halkının yanın da olduğunu vurgulayarak, “Memur-Sen, Filistin’e her türlü desteği vermiş, İsrail’in yakıp yıktığı ülkenin yaralarını sarmak için en ön saflarda mücadele etmiştir. Buradaki sendikaların da Filistin’e yardım için canhıraş bir şekilde çalıştığını da biliyorum. Filistin’in güçlü yardımlardan öte köklü çözümlere ihtiyacı var. Her yenilgiden sonra çekildiğimiz sınırlar içinde ağıt yakmanın zamanı değil artık. Her şart altında Kudüs ziyareti yapmalıyız. Oradaki ekonomik yapıyı ayakta kalmasına katkıda bulunmalıyız. Filistin devletinin yaşadığı işgal, vatandaşlarının uğradığı zulüm sadece Müslümanlar için değil, bütün dünyanın insanlık davasıdır. Biz Müslümanlar için vazgeçilmezdir Kudüs. Fakat İsrail’in yıkım projeleri sadece bizim değil, tüm insanlığın sorunudur” dedi.


 
‘FİLİSTİN DEVLETİ’ KAVRAMINI SÜREKLİ DİLENDİRMELİYİZ
Uluslararası bir platform oluşturularak, Filistin topraklarında yanan ateşin bütün insanlık eliyle söndürülmesini sağlayacak adımlar atılması gerektiğini belirten Yalçın, “Kudüs kurtulmadan özgürlük küreselleşemez. Bu gerçek tüm dünyada kanaat haline gelmelidir. Bir diğer vazifemiz, bölgenin İsrail’in tedrici işgaliyle birlikte çökmek üzere olan ekonomisine dönük acil ve kalıcı çözümler üretmenin çarelerini aramaktır. Filistin’e, salt ‘yardım yapılacak yer’ diye bakılmamalıdır. Şimdiye kadarki bakışımızda Filistin, ikincil bir konumda kaldı, maalesef. Artık bu bakış açısını kurumsal düzleme çekmek ve genişletmek gerekiyor. Bunun ön şartı, ‘Filistin devleti’ kavramını ön plana çıkarmak, bu vurguyu bıkmadan, usanmadan tekrar etmektir. Ne hazindir ki, birçok İslam ülkesi dahi, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde; sadece ‘coğrafya’ vurgusu yaparak “devlet” olgusunun ve dolayısıyla “bağımsızlık” kavramının üzerini örtmektedir. Bu durumu aşmanın tek yolu, her platformda Filistin’in devlet olma özelliğini vurgulamak, onun kurumsal gelişmesine katkıda bulunmaktır” şeklinde konuştu.
 
YALÇIN’DAN PANORAMA FİLİSTİN MÜZESİ ÖNERİSİ
Filistin kültürünü ve Filistin mücadelesini başlangıçtan bugüne kadarki seyrini anlatan, müze formatında bir “Panorama Filistin”e ihtiyaç olduğunu anlatan Yalçın, “Panorama Filistin, mücadeleyi canlı tutarak ve uluslararası alanda duyarlılığı artıracaktır. Filistin elbette canlı bir şekilde orada durmaktadır. Fakat bazen gerçeklikten oluşturulacak sembolik anlatımlar da, o gerçekliğin daha iyi kavranmasına sağlamaktadır. İstanbul’da bulunan tüm belediyelere buradan çağrıda bulunuyor ve böyle bir yerin acilen kurulmasını teklif ediyorum. Birçok sivil toplum örgütünün Panorama Filistin’e destek vereceğine de inanıyorum. İlk harcını da Memur-Sen’in atacağını, buradan deklare ediyorum.” dedi.

 

 

PAYLAŞ :